Kırsalda yaşam, şehirdeki yaşam tarzına göre oldukça farklı bir deneyimdir. Çiftlik hayatı, bahçe işleri, doğa yürüyüşleri, balık tutma gibi etkinlikler yaparak doğa ile iç içe olmanın, daha yavaş bir hayatın avantajlarını sunar. Ancak şehir yaşamına göre sağlık, alt ve üstyapı hizmetlerine daha kısıtlı erişim gibi dezavantajları da olabilir. Kırsalda yaşamaya karar vermeden önce dikkatli bir şekilde araştırma yapmak ve yaşam tarzınızın buna uygun olup olmadığına karar vermek önemlidir.
Geçtiğimiz senelerde sayfiye yeri, kırsal yerleşim olarak yoğun bir şekilde tercih gören, deniz ve doğa ile iç içe olan Urla, aynı zamanda İl merkezine de yaklaşık 35 km mesafede olmanın avantajlarını yaşamaktadır. Son senelerde yazlık-kışlık yerleşim olarak tercih görmesine rağmen konumu gereği sayfiye olarak tanımlanan Urla, aslında tarihin eski dönemlerinden beri sürekli yerleşim için talep görmüştür. On iki İyon kentinden biri olan eski ismi ile Klazomenai, Ege sahil bölgesinin en eski ve uzun süreli yerleşimin merkezi olmuştur. Urla’nın ekonomisinde son senelerde agro turizm öne çıkmış olup bu alanda gelenekselleşen, ot festivali, enginar festivali ve oyuk festivali gibi festivalleri ülke çapında rağbet görmektedir.
Urla İlçe merkezinde 3 kata kadar yapılaşma görülse de ilçe genelinde ağırlıklı olarak zemin+1 katlı müstakil konut yapılaşması ve tarım arazileri üzerinde çiftçinin barınması amaçlı inşa edilebilen bir ya da iki katlı yapılar bulunmaktadır. Son senelerdeki ekonomik durgunluğa rağmen pandemi, İzmir depremi ve diğer depremler dolayısı ile Urla gibi az katlı yapılaşma ve açık alanları bulunan yerleşim alanlarına olan talep artış göstermiştir. Döviz ve altın gibi alternatif yatırım araçlarındaki artış ve yüksek enflasyonist ortam ise ayrıca gayrimenkul fiyatlarındaki yükselişi yukarı yönde etkilemiştir.
Fiyatların yukarı yönlü artması sonucu satın alacağımız gayrimenkullerde yatırım riskimiz de artmaktadır. Bu nedenle Urla’yı tercih edecek müstakbel hemşehrilerimizin gayrimenkul alırken karşılaşabilecekleri risklerden de bahsetmek istiyorum.
İster barınma, isterse yatırım amaçlı her türlü arazi alırken arazinin büyüklüğü ve şeklinin inşaat yapımına uygunluğu, yola cephesi, kesintilerinin (yola terk vb) olup olmadığı, sit, orman vb alanlarda kalıp kalmadığı, üzerlerinde herhangi bir enerji nakil hattı projesi bulunup bulunmadığı gibi hususlara dikkat etmek gerekiyor. Bunların yanında son zamanlarda yaşanan depremler ve yenilenen fay hattı haritaları jeolojik durumun da önemli olduğunu bizlere tekrar hatırlattı.
İlçemizdeki gibi yatay yerleşimlerde, konutlarda proje dışı büyütmelere çok rastlanmaktadır. Herhangi bir yaptırım ile karşılaşmamak için eklenti ve müştemilatların yasal durumlarını incelemekte fayda var. Keza imar barışı ile yapı kayıt belgesi almış taşınmazların sit-orman vb. nedenler ile Çevre ve Şehircilik Müdürlükleri tarafından Yapı Kayıt Belgelerinin iptal olma, hatta yapılar için yıkım kararı alınmış olma olasılıkları ve en önemlisi depreme dayanıklılığı hususlarına dikkat etmek gerekiyor. Hisse satın aldığımız, yapılaşmış hobi bahçelerinde de özellikle Tarım ve Orman Müdürlükleri veya belediyelerden gelebilecek cezaların da göz önünde bulundurulmasında fayda var.
Şehir hayatından kaçıp iki-üç dönüm yer alıp çiftlik hayatı yaşamak isteyenlerin her tarlaya ev yapamayacağını bilmesi, arazi sınırında gördüğümüz yolun kadastroda görünüp görünmediğinin kontrol etmesi gerekli, çünkü yasal yolu olmayan araziler imara kapalıdır. Tarla satın alıyorsak resmi yolu olmayan tarlalara inşaat yapabilmemiz mümkün olmadığı gibi bir yola ulaşabilmek için çevre parsellerden yüksek bedeller ödeyerek geçit hakkı almamız gerekebilir. (Geçit hakkı inşaat izni hakkı vermez) Bölgemizde doğal sit statüleri “Nitelikli doğal koruma” ve “Sürdürülebilir koruma ve kontrollü kullanım alanları” olarak değişti. Sürdürülebilir koruma alanlarında inşaat izni olabilir algısı olsa da koruma amaçlı imar planlarının düzenlenmiş olması gerekiyor. Ayrıca tertemiz bir taşınmazımız var gibi görünse de inşaat yapılıp yapılamayacağı Tarım ve Orman Müdürlükleri görüşü ile neticeleniyor. Dünyamızın su sıkıntısı yaşayacağımıza dair sinyaller verdiği son dönemlerde satın alacağımız tarlanın özellikle yasal bir su kaynağının bulunması da büyük şans.
Son dönemlerde ilçemizde arkeolojik sit alanı ve orman alanına giren bölgeler, Kadastro yenileme çalışmalarından sonra mahallinde yol zannettiğimiz ve sehven yol olarak tanımlanan ancak sonradan yolu dereye çevrilen araziler mevcut. Kırsal alanlarda bölgedeki alt yapı olanakları, gürültü-koku vb. problemler, doğada yaşama hazır hissetmemiz, bina yalıtımı, güneş alıp almadığı, manzara vb. hususlara dikkat ediyoruz ama özellikle yerleşim amaçlı alım yapıyorsak yasal durumu için öncellikle kamu kurumlarından bilgi almamız gerekiyor.
Ülkemizde barınma problemlerinin aşıldığı, herkesin gönlündeki eve kavuştuğu günleri görmek dileklerimle,
Berrin GÜRSOY İPLİKÇİ
Gayrimenkul Değerleme Uzmanı