Dün?
13.5 milyar yıl önce, kaçıncısı olduğunu bilmediğimiz, “Big-Bang” gerçekleşti. Milyarlarca galaksi oluşurken, bizi ilgilendiren fazla bir şey olmadı. 4.5 milyar yıl öncesi güneş sistemimiz ve gezegenimiz oluşmaya başladı. 3.8 milyar yıl önce tek hücreli canlılarla yaşam başladı. Yine uzun süre bizi ilgilendiren fazla bir şey olmadı, ta 2.5 milyon yıl öncesi “Hominid” ailesinden “Homo” oluşmaya başlayana kadar. Artık bizim için tarih başlamıştı.
“Erectus”, “Neandertal” derken 200 bin yıl önce biz “Sapiens”ler oluşmaya başladık ve sadece 70 bin yıl öncesinden, bugünkü zihinsel kabiliyetlerimizi kazanmaya başladık. Yani, toplam evrime bakarsan, dün gibi. 12 bin yıl önce, ilk kez, mağaralarımızdan çıkıp yerleşik düzene geçmeye başladık. Bu sabah gibi. Artık “Tarım”ı başlatmıştık. Barakalarımızın yanında bitki ve hayvan yetiştirmeye başlamıştık.
Nasıl Endüstri 4.0 ile endüstrinin su buharı, elektrik, elektronik ve dijitalleşme evrelerini belirliyorsak; Tarım 4.0 ile de tarımın 4 evresini tanımlıyoruz:
- MÖ 12.000 – MS 700 Yerleşik düzen
- 700 – 1800 Tarımın ticarileşmesi (İpek, baharat yolları gibi)
- 1800 – 2000 Yoğunlaşma (Traktör gibi otomasyon ve sentetik kimyasallar)
- 2000 – Tarım’ın dijitalleşmesi
Bugün?
3. Tarım Devriminden bu yana, biz “Homo Sapiens”ler, yani gezegenimizde yaşayan en vahşi hayvanlar, sadece tarım/gıda sektöründe, 40.000’den fazla yeni sentetik molekül üretmeyi başardık! Gezegenimizdeki hiçbir canlının daha önce tanımadığı! İnanamıyorsunuz değil mi? 3. Tarım devrimi, toprağımızı yok ederken, çocuklarımız dahil, hepimizi, her gün hasta etmektedir. “Modern Tarım” adı altında, kullandığımız bu sentetik kimyasallar ve yanlış uygulamalar, sırf birileri daha da zengin olsun diye, gezegenimizdeki varlığımızı sonlandırmaya doğru götürüyor. Ülkemizde ve dünyada, 25 yaşın altına düşen kanser vakaları ve 11 yaşın altına düşen regl yaşları…
Ülkemizde, halen çiftçilik yapanların yaşı 57 civarında. Yani 3 yıl sonra çiftçi yok. Bu güçlü kadın ve erkekler, 65 yaşına kadar çiftçilik yapacaklar diyelim: 8 yıl sonra tarlalarımızda çiftçimiz kalmayacak. Biz ne yiyeceğiz? Bizi geç, çocuklarımız?
Barbaros köyümüzde, bu sene, haziran ortasına kadar şiddetli yağışlar sürdü. Bostanımızı Ümit Bey 3 kez dikmek zorunda kaldı. Üzüm bağımızda, ilk kez bu yıl, hasat yapamadık. Üzüm yoktu ki. 7 yıl önce artezyenimizi açtırdığımızda, 140 m’de suya ulaşabilmiştik. Rakımımız 140 m olduğuna göre, yani, deniz seviyesinde suyu bulabilmiştik. Bugün bu 200 m’lerde. Sadece birkaç yıl içinde! Peki biz ne zaman susuz kalacağız? Susuz kalınca hangi tarımı yapacağız? 2023’de, son 250 yıldır yapılan dünya ısı ölçümlerine göre, en sıcak temmuz ayını yaşadık. Hoş geldin “İklim Krizi”. Artık sadece havlamıyor. Isırmaya başladı bile.
Gençlerin tarımı hızla terk etmeye devam etmesi; erozyon, şehirleşme gibi sebeplerle azalmakta olan tarım alanları konularına girmiyorum bile. 2022 yılında, bize gıdamızı sağlayan 75.000 çiftçimiz, çiftçiliği bıraktı. Baskı hatası yok: 1 yılda 75.000 çiftçi. Belki siz de bu kişilerin arasındasınız.
Peki ne yapacağız?
Madem tarımda çalışanlar yaşlanıyor ve azalıyordu, madem kadim tarım bilgisi kayboluyordu, o zaman 2 başlık bize çare olabilirdi: Teknoloji ve Gençlik!
“Tarım 4.0” yani “4. Tarım Devrimi”, yani “tarımın dijitalleşmesi”, bugün içinde olduğumuz ve gittikçe kötüleşen çaresizliğimize çare olabilir gibi gözüküyor. En azından, daha iyi bir teklif henüz masada yok. Üretim sanayiinin dijitalleşmesi, yani Endüstri 4.0, 2013 de Almanya menşeli olarak başladı. Elde ettiği çok hızlı başarı, hızla, diğer sektörlere ilham kaynağı oldu: Lojistik 4.0, Sağlık 4.0, Eğitim 4.0 ve hatta Sanat 4.0 gibi. Tarım bunun dışında kalamazdı. 2010’lu yılların başından beri “precision farming – hassas tarım”, “smart agriculture – akıllı tarım” gibi isimler altında yaşanan gelişmeler, “Tarım 4.0” adı atında birleşti. İzmir’imizde düzenlenen, en büyük tarım fuarı Agro Expo’da 2018 yılında yaptığım Tarım 4.0 sunumu, ülkemizdeki ilk meşalelerden biriydi. Nerede ise dünya ile eş zamanlı. Kesinlikle ıskalamıyoruz, ıskalamayacağız!
Dünya, geçiverdiğimiz yıllarda, imalat sanayiinde kullanılan 10 kadar yeni dijital teknolojinin, tarımda da kullanılabileceğini fark etti. Bunlar: Siber/Fiziksel Sistemler, Dikey/Yatay Entegrasyon, Nesnelerin İnterneti, Büyük Veri ve Analizi, Bulut Teknolojileri, Cobot – Otonom Robotlar, Arttırılmış Gerçeklilik, Katmanlı Üretim ve Siber Güvenlik gibi teknolojiler idi.
Peki, bu yepyeni teknolojileri mevcut çiftçilerimizin kullanabilmesini bekleyebilir miydik? Tabii ki: Hayır. Peki gençler: Kesinlikle evet.
Endüstri çağı, 1784 yılında, İngiltere’de, dokuma tezgahlarında, insan kas gücünün yerine su buharının gücünün geçmesi ile başlamış. Yani 250 yıl bile olmadı. Evrimimizde, son saniye gibi. Ülkemizde ise, 1940’lar 1950’ler diyelim mi? Yani sadece 1 jenerasyon öncesinde. Babam öğle yemeği için eve gelir ve yaz aylarında “kestirir”di. Ben günde 150 mail cevaplıyordum, oğlum sabah saat 02:00’de toplantıya giriyor. Evrimimizin bu akışla başa çıkması mümkün değil ve zaten çıkamıyor da. Metropoldeki gençlerin hepsi, benim de bir zamanlar yakalandığım gibi, “business burnout tükenmişlik sendromu” pençesinde. Bunlara bir de “korona” ve “ekonomik krizler” eklenince… Bizler hep kırsalda idik. Ben de köyde doğdum. Endüstri çağı ile birlikte, insanlık şehirlere göç etti. Şehirlerde artık sağlık, eğitim, sanat, endüstri işçiliği vs oluşmaya başlamıştı. Cazipti. Ama bugün ve yarın? Çözüm: Geçmişimizde olduğu gibi “doğa”ya geri dönmek. Uzun ve sağlıklı yaşamın başka türlü olmayacağını öğrendik. Gençler de!
Zaten teknolojinin içine doğan gençlerimizi “Doğa’nın içinde dijital tarım yapmaya davet etsek” gelirler mi? Kesinlikle.
“Tarım” geleceğin “en stratejik” konusu ve “çiftçilik” geleceğin “en prestijli” mesleği olacak…
Ali Rıza Ersoy