
Urla Kırsalındaki Nüfus Artışı 2022 Yılında Türkiye Ortalamasına Göre %5 Arttı
TÜİK verilerine göre 2021 yılında ülkemizdeki nüfus 84,680,273 iken, 2022 yılında bu sayı 85,279,553’e ulaşarak %1 oranında artış gösterdi. Aynı dönemde Urla genelinde nüfus artış oranı %3 oldu. Urla’nın batı kırsalında yer alan Barbaros, Birgi, Kadıovacık, Nohutalan, Uzunkuyu, Zeytinler ve Zeytineli mahallelerinde yapılan araştırmaya göre 2021 itibariyle bu mahallelerdeki toplam nüfus 2,173 iken, 2022 yılında 2,269 oldu ve böylece % 5 oranında arttı. Mahalle muhtarlarından edinilen bilgiye göre bu oranın, yaz aylarında bölgeye gelen yerli ve yabancı ziyaretçilerin de etkisiyle %6’lara ulaştığı tahmin ediliyor. Bölgede, özellikle 2016 yılından itibaren belirgin bir biçimde artan nüfus, pandeminin etkisiyle 2022 yılında rekor seviyeye ulaştı.

Kırsaldaki Arsa ve arazilerin %34’ü el değiştirdi
2016-2022 yılları arasında, Urla’nın batısında yer alan ve kırsal mahalle niteliğini koruyan 7 mahalledeki tapuya tescilli toplam 7.257 adet taşınmazdan, çok büyük bir kısmı arsa ve arazi olmak üzere 2.455 adedi el değiştirdi. El değiştiren taşınmazların bir kısmını miras yoluyla intikal edenler, bir kısmını da birden fazla kez el değiştirenler oluşturuyor. 2016-2022 yılları arasında bölgedeki taşınmazlardan üçüncü şahıslara satılanlarının oranının %25 olduğu tahmin ediliyor.
Kırsala Göçün Nedenleri
Son yıllarda, doğaya ve sağlıklı gıdaya olan duyarlılığın artması, özellikle büyük kentlerdeki betonlaşma, trafik vb. sorunlar nedeni ile yaşamın zorlaşması, lojistik ve teknolojik olanakların gelişerek kente bağımlılığı ortadan kaldırması, tüm bunlara ek olarak pandemi ve yaşanılan deprem felaketleri kentlerden kırsala göçü başlattı. Bu arada, Urla ve kırsalının başta gastronomi ve bağcılık olmak üzere turistik açıdan popüler hale gelmesi de ilgiyi artırdı.
Artan Nüfus Sorunlara Yol Açıyor

Nüfusun hızla artması birçok sorunu da beraberinde getirdi.
Gereksiz yere açılan artezyen kuyular, dikkatsizce yapılan evsel su tüketimi, bölgeye uygun olmayan peyzaj uygulamaları, vahşi sulama gibi nedenlerle su tüketiminin çoğalması şebeke suyu kesintilerinin artmasına ve tuzlanma riskinin büyümesine neden oldu. Bilinçsizce yapılan zirai ilaçlamalar ve uygunsuz olarak inşa edilmiş foseptik kuyular, yetersiz kalan kanalizasyon hatları ve taşan umumi toplama kuyuları yeraltı sularının ve tarım alanlarının kirlenmesine yol açtı. Çöp, moloz ve evsel atıklardan kaynaklanan çevre kirliliği arttı. Başta tarım arazilerinin amacı dışında kullanılarak üretimden koparılması olmak üzere kaçak yapılaşmadan kaynaklanan çevre sorunları başladı. Doğa için gerekli olan sessizlik ve karanlık geceler, ses ve ışık kirliliği ile bozuldu. Komşu parsel sahiplerinin ve vahşi doğanın geçişine izin vermeyip set oluşturan bahçe sınırı uygulamaları tarımsal üretime ve doğaya zarar verdi. Yoğun talepten kaynaklanan aşırı değer artışı, geçim sıkıntısı çeken çiftçinin toprağından vazgeçip satmasında etkili oldu.
Haber: Büşra Akay